Curiosity’nin yüzeyde bıraktığı izler, Mars’ın güçlü rüzgarları nedeniyle vakitle kaybolacak olsa da, bu izler şimdilik aracın uzun seyahatinin sessiz şahitleri olarak kalmaya devam ediyor.
Her ne kadar bir insanın birkaç saatte kat edebileceği araları aşamasa da, saatte sadece 160 metre süratle hareket eden Curiosity, Mars’ın şiddetli toprağında dikkatli ve inançlı bir halde ilerliyor. Şu ana kadar toplamda 34,59 kilometre yol kat eden araç, gücünü 110 watt gücünde bir nükleer jeneratörden alıyor.
Şubat ayında Curiosity, Gediz Vallis kanalında ilerlerken bilim insanlarını şaşırtan saf kükürt yatakları keşfetti. Kanalı geride bırakan rover, Devil’s Gate isimli bir zirveyi tırmanarak Cahuilla ve Santa Ynez bölgelerinde kimyasal tahliller yaptı ve katmanlı yapısıyla dikkat çeken Hale Telescope oluşumunun fotoğraflarını çekti.
Şu anda Mount Sharp’ın eteklerindeki “boxwork” olarak bilinen ağ gibisi kaya oluşumlarına hakikat ilerliyor. Dünya’da yeraltı suyu akıntılarıyla oluşan bu çeşit yapılar, Mars’ta da misal bir geçmişe işaret edebilir.
Boxwork formasyonlarındaki minerallerin incelenmesi, geçmişte Mars’ın daha sıcak ve nemli bir iklime sahip olup olmadığını ve mikrobiyal ömrün izlerini taşıyıp taşımadığını anlamak açısından kritik kıymet taşıyor.
Curiosity’nin seyahati, yalnızca bilimsel bir keşfi değil, insanlığın cihanı manaya konusundaki kararlılığını ve merakını da temsil ediyor. Rover’ın yeni imajları ve keşifleri, bilim beşerlerine Mars’ın tarihine dair eşsiz ipuçları sunmaya devam ediyor.