By ABD ile ticaret savaşı kızışırken Çin’in agresif fiyat ve uzun vadeli satış siyasetleri Türk üreticiyi tehdit ediyor. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Avdagiç, “60 ay vadeli TL bazında makine satıyorlar, buna hangi üretici dayanır?” diyerek isyan etti.
“ENFLASYON SÜRATLİ BİR HALDE DÜŞÜRÜLMELİ”
Ekonomi idaresinin yaklaşık iki yıldır yürüttüğü bir ekonomik siyaseti olduğunu belirten Avdagiç, “Hepimizin paketle ilgili devir periyot gündeme getirdiğimiz birtakım tenkitleri biraz kenara koyarsak, makro mevzuda çok net bir uzlaşı var. O da enflasyonun süratli, tesirli ve kalıcı bir halde düşürülmesi gerekiyor. Bu taraftaki uğraşları takdirle karşılıyoruz. Enflasyon kesinlikle makul bir süratle, tesirli bir formda fakat istikrarlı bir formda ve de kalıcı bir formda düşürülmesini bekliyoruz. Bu mevzuda herkesin mutabakatı var. Ümit ediyoruz, bu yılın ikinci yarısıyla ilgili, bir ölçü gecikmeyle de olsa, önümüzdeki devir birinci yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısından başlayarak tekrar kaldığımız yerden devam edebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
GELİR DAĞILIMINDAKİ ADALETSİZLİK
Türkiye’nin üretim ve ihracat ayağına halel getirilmemesinin kıymetine işaret eden Şekib Avdagiç, “Bu sürecin bizi ilgilendiren tarafı bu. Alışılmış ki toplumsal istikrarlar, Gini katsayısına varıncaya kadar gelir dağılımında daha makul bir noktaya gelmemiz beklentilerimiz arasında” diye konuştu.
Avdagiç, “Bizim İstanbul Ticaret Odası idaresi olarak baktığımız açı şu. Türkiye’nin kesinlikle 150 yıllık makus dış ticaret istikrarı konusundan kurtulması lazım. Açık vererek yürümemizin mümkün olmadığını biliyor olmamız ve bütün politikalarımızı buna nazaran kurgulamamız lazım” değerlendirmesinde bulundu.
Avdagiç, şu anda yürütülen siyasetin birçok boyutunun yanlışsız, makul ve yapılması gereken bir süreç olduğunun altını çizerek, bilhassa ihracat ekosistemindeki tüm firmaları daha fazla desteklemek gerektiğini belirtti. Avdagiç, “İhracat yalnızca ihracatçı firma değildir. İhracat bir ekosistemdir. Zirvede bir ihracatçı firma vardır. Onun tedarikçileri vardır. Bu tedarikçilerin tedarikçileri vardır. Ve gitgide bir büyük makro şirketten evvel OBİ’lere, sonra KOBİ’lere, sonra mikro şirketlere giden aşağıya yanlışsız büyük bir piramit var, silsile var. Münasebetiyle bu ekosistem geniş bir üretici kitlesini ilgilendiriyor” dedi.
İHRACAT BASKILANIRKEN, İTHALAT KOLAYLAŞIYOR
Şekib Avdagiç, döviz kuru düzeyinin ihracata tesirine ait olarak, şunları söyledi:
“İhracatı bu biçimde baskı altına aldığınız anda, ithalatı inanılmaz kolaylaştırmaya başlamış oluyorsunuz. Şu anda ithalat çok daha cazip hale geliyor. Biz bu sineması aslında 2004’lerde, 2005’lerde gördük. O vakit da döviz baskılandı, dolar 1,40’lardan 1,17’lere düştü. Faizler düşüktü fakat o vakit daima ihracat artışını konuştuk. Bizim hiçbir vakit ihracatı ve ithalatı birebir anda görmeden bir karar vermememiz gerekiyor. Evet, o vakit ihracat arttı ancak ithalat daha yüksek bir ivmeyle arttı. Münasebetiyle kesinlikle ve kesinlikle Türkiye’nin yeniden daha tesirli bir formda ihracatı teşvik edecek bir süreci devreye alması lazım.”
“BUNA HANGİ ÜRETİCİ DAYANIR?”
Şekib Avdagiç, AB pazarının şu anda sıkışık olduğunu, Çin’in ABD pazarında yaşadığı kaotik durumdan ötürü birçok ülkeye ve Türkiye’ye daha sert siyasetle bir süreç yürüttüğünü söyledi. Avdagiç, “Çin fiyat düşürüyor, vade veriyor. Çinli geliyor bazen 60 ay vadeli, TL bazında makina satıyor. Buna hangi üretici dayanabilir. Bu durumda hangi alıcı bankadan kredi alıp makina alır.” dedi.
Avdagiç, bir soru üzerine, Türkiye’de kayıt dışılığın bir realite olduğunu ve kayıt dışına karşı bir süreç yürütmenin olağan olduğunu, lakin bunun kayıt içindeki mükellefi de rahatsız etmeden yürütülmesinin gerektiğini belirtti.
Şekib Avdagiç, şunları kaydetti: “Şimdi Kapalıçarşı’da adam diyor ki, ‘Başkanım 15 metrekare dükkanım var. İki tane arkadaş geldi, oturuyor dükkana, hasılat tespiti yapıyor. Aslında müşteri içeride, onları görünce transit geçiyor dükkanı. Yahut üçüncü kişinin oturacak yeri yok’. Yani kendi içinde de bir tutarlılık olması lazım. Evet, öz tenkit yapalım. Yani sahiden birtakım dallarda, birtakım kuruluşlarda, kimi süreçlerde kaçak yok mu, var. Devletin de Maliye’nin de misyonu bunu önlemek. Burada tahminen bizlerle biraz daha yakın istişare içinde olunarak rasyonel sonuç getirecek, sonuç odaklı süreçlerin hayata geçmesinde tarafız. Burada bir sürecin daima ve tesirli bir halde yürütülmesi gerektiğinin altını çiziyorum. Yani burada temel çerçeveyi asla terk etmememiz gerekiyor. Maliye’de elbette çok deneyimli, birikimli bir yapı var. Lakin ortak akılla bu sistemi daha efektif kullanmamız daha gerçek olur.”
İTO SEÇİMLERİNE TEKRAR ADAY OLACAK
İTO Başkanı Avdagiç, İTO’nun gelecek yıl Ekim ayında yapılması beklenen seçimlerine ait aday olup olmayacağına yönelik bir soruya da “Hem bugüne kadar vazife yapmakta olduğumuz hem de bu devirde bizleri motive eden, destekleyen kendi topluluğumuzla ve yollarımızın kesiştiği arkadaşlarla gerekli istişareleri yaptık. Ve bir devir daha aday olma konusunda bir konsensüs çıktı” cevabını verdi.
Şekib Avdagiç, İTO’nun geleneklerine göre Yönetim Kurulu Başkanlığına tekrar aday olmanın ferdî bir karar olmadığını, iş dünyasının topluluk olarak bir ortaya gelerek yürüttüğü bir süreç olduğunu söyledi. Avdagiç, “Dolayısıyla topluluğumuzda önde gelen, bedel verdiğimiz beşerlerle da istişarelerimizi yaptık. Ayrıyeten şu anda birlikte misyonu yaptığımız arkadaşlar var, görüşmelerimizi onlarla da yaptık. Ve inşallah 2026’nın Ekim-Kasım devrinde yapılması öngörülen İstanbul Ticaret Odası seçimlerinde tekrar arkadaşlarımızla bir arada yola çıkmaya karar verdik” açıklamasını yaptı.
