By Hayatı belgesellere mevzu olan 56 yaşındaki Bushby, Amerika, Asya ve Avrupa’yı yürüyerek ve yüzerek, hiçbir ulaşım aracı kullanmadan geçen birinci kişi olma hayaliyle 26 yıl evvel kuvvetli seyahate adım attı.
Şili’den 1998’de yola çıkan Bushby, yaklaşık 4 yıl süren uzun seyahatin akabinde yağmur ormanlarıyla kaplı, geçilmesi imkansız olarak kabul edilen Darien Boşluğu’nu aşarak Panama Kanalı üzerinden Kuzey Amerika’ya geçti. Yürümeye devam eden Bushby, Meksika, ABD ve Kanada üzerinden Alaska’ya, akabinde buzlarla kaplı Bering Boğazı’nı yürüyerek 2006’da Rusya’ya ulaştı.
Rusya’da müsaadesiz ülkeye giriş gerekçesiyle gözaltına alınan ve iki ay sonra hür bırakılıp yürümesine müsaade verilen Bushby, birçok kere vize sorunları yüzünden uçakla ayrılmak zorunda kalsa da bıraktığı noktaya geri dönüp yürüyüşüne devam etti.
Bushby, yürüyüşüne Moğolistan ve Orta Asya devletleri üzerinden devam ederek Hazar Denizi’ne ulaştı ve burayı da bir teknede vakit zaman dinlenerek yüzerek geçti.
Gürcistan’a ulaşan ve oradan Türkiye’ye giriş yapan Bushby, 3 aylık yürüyüşün akabinde Asya kıtasını tamamlayarak İstanbul’un Üsküdar ilçesine ulaştı. Bushby, gerekli müsaadeleri aldıktan sonra yüzerek ya da köprüyü yürüyerek Avrupa’ya birinci adımı atacağı günü bekliyor.
Uzun yıllardır süren seyahatiyle sıradan gezginlerden ayrılarak dünyadaki pek çok değişime yakından tanıklık eden Bushby, yaklaşık 3 bin kilometre daha yürüyerek Fransa’ya, sonra da Manş Denizi’ni yüzerek İngiltere’ye varmayı hedefliyor.
– Güney Amerika’da silahlı gerilla riski ve yağmur ormanları üzerinden yolculuk
Kıtalar ortası seyahatinde öne çıkan ayrıntıları ve Türkiye izlenimlerini anlatan gezgin Bushby, yürüyüşünün rastgele bir felsefi nedeni olmadığını, başlama hedefinin meydan okuma ve imkansızı başarma isteği olduğunu kaydetti.
En çok Darien Boşluğu’nda ve Rusya’da zorlandığından bahseden Bushby, “İç savaş nedeniyle gerillaların burnunun tabanında, Amerika kıtalarını birbirine bağlayan, Kolombiya’dan Panama’ya uzanan yağmur ormanlarıyla dolu Darien Boşluğu en çok zorlandığım yerlerden oldu. Burası tam bir macera ve başarıydı. Daha sonra ise Bering Boğazı’nı geçmek en güçlü etaplardan oldu.” dedi.
Bushby, Alaska üzerinden Rusya’ya geçtiğini ve burada hiç beklemediği bir şeyle karşılaştığını söyleyerek, “Ruslar benim seyahatimden çok etkilenmedi sanırım ki, oraya geçmem sorun oldu ve 57 gün Rusya’da gözaltında kaldım. Bu, birebir vakitte siyasi krize neden oldu. Sonunda bu sorunu aştık ve devam etmeme müsaade verildi. Sonrasında finansal kriz işleri daha da zorlaştırdı.” sözlerini kullandı.
26 yıllık seyahatinde savaş bölgeleri, vize yasakları, salgın hastalıklar ve ekonomik zorluklarla çaba ettiğini belirten Bushby, hiçbir vakit seyahatten vazgeçmediğini vurguladı.
– Birinci aylarda çöplerden yiyerek hayatta kaldı
Yolculuğunun birinci yıllarında daha çok zorlandığına dikkati çeken Bushby, şunları kaydetti:
“Yolculuğa birinci çıktığım yıllarda sözün tam manasıyla bir hayatta kalma gayretiydi; çöplerden yedim ya da yabancıların nezaketi beni hayatta tuttu zira hiçbir sponsorum, destekleyenim yoktu. Amerika’ya ulaştığımda beşerler beni ciddiye aldı ve küçük sponsorlar buldum. Daha sonrası biraz daha kolay oldu.”
Bushby, 1998’de başladığı seyahatte birinci başlarda bağlantı kurmak için internet kafe aradığını ve analog fotoğraf makinesinin olduğunu, teknolojinin gelişiminin kendisini de çok şaşırttığını söyledi.
– Türkiye’de seyahat “zor” zira beşerler çok misafirperver
Bushby, Türkiye’yle ilgili “komik” izlenimi olduğundan bahsederek, şöyle devam etti:
“Türkiye’ye Gürcistan üzerinden girdim ve 3 aydır yürüyerek İstanbul’a ulaştım. Beşerler tüm bu zorlukları telafi ediyor. Daha evvel tanıştığım seyyahlar Türkiye’de ilerlemenin benim için sıkıntı olacağını söylemişlerdi. Evet, o denli oldu zira herkes sizi davet ediyor, çay, yemek vermek istiyor. Herkes konuşmak istiyor. Bunlar şahane şeyler. Türkiye’de seyahat etmek mükemmel. Türkiye’nin kusursuz ülke olduğunu söylemişlerdi. Buna hiç kuşkum yoktu ve bunu gözlerimle gördüm.”
Bushby, Üsküdar Kuzguncuk’ta bir parka geldiğini ve çabucak orada bulunan insanların kendisine ikramda bulunduğunu, bunun kendisini çok duygulandırdığını belirterek, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:
“Bana çabucak çay ve yiyecek ikram ettiler. Beni tanımıyorlar, kim olduğumu, ne yaptığımı bilmiyorlar. Bu, gündelik hayatın içinden mükemmel bir örnek. Bunu birçok ülkede göremezsiniz. Yolda bana yardım eden, konutunu açan, karnımı doyuran Türkiye’deki herkese teşekkür ediyorum. Umarım burada yöneticilerle konuşabilir, köprüden yürüyerek geçebilirim. İkinci seçenek de boğazı yüzerek geçmek. Umarım başarabilirim.”
